29 Temmuz 2010 Perşembe

Artest'ten sonra Barnes

Tahrik taktiği

Geçen sezon bu zamanlarda, belki bir kaç hafta öncesinde Ron Artest'in Los Angeles Lakers'la anlaştığı duyurulmuştu. Hepimiz şaşırmıştık, bu adam değil miydi Houston-LAL maçlarında sürekli Kobe'yle takışıp çirkeflikte sınır tanımayan? Evet, oydu. Ama Los Angeles Lakers'ta takıştığı Kobe'yle şampiyonluk kazandı. Şimdi ise Matt Barnes. Sezon içinde Orlando'da oynanan Orlando-LA Lakers maçında Kobe'nin tepesinin tasını attırmak için elinden geldiğini ardına koymayan, her türlü pislikle Kobe'yi canından bezdiren Barnes şimdi onun takım arkadaşı konumuna geldi. İki sezondur bunu yapmaları ise aklımıza birşeyler getirdi. Belki bu transfer politikası, Los Angeles Lakers'ı daha kenetlenmiş bir takım olmasını sağlıyor ve rakiplerin onlardan daha da çok usanmasını beraberinde getiriyor. Bir takım düşünün, ne yaparsanız yapın durdurulamayan Kobe, rakibi canından bezdiren Artest ve Barnes, sayı atmak için her türlü varyasyona sahip Gasol.. Los Angeles Lakers'ın karşısındaki rakibi yenmek için binbir türlü silahı var.

Çok büyük ihtimalle geçen seneki Fisher-Bryant-Artest-Gasol-Bynum beşini bozmayacaklar. Amma ve lakin, geçen sezonki benchlerinden çok ama çok daha güçlü bir bench katkısı alacaklar bu sene. Fisher'ın yerine Blake, her an cezayı kesebilecek bir oyuncu. Artest yerine Barnes, Gasol'un yerine tecrübe abidesi Ratliff. Tamam, Miami favori görülüyor bazı kesimler tarafından ama Lakers'ın playoff tecrübesi çok olan oyuncularını unutmak olmaz. Benim gözümde geçen sezondan daha güçlü olan Lakers şampiyonluğun bir kez daha en büyük favorisi. Evet, Miami'den de daha favori.

22 Temmuz 2010 Perşembe

LeBron'un ironik dövmesi


Şaka mısın Lebrağam ya?

LeBron James, doğup büyüdüğü Cleveland'ı terkederek Miami'yle sözleşme imzaladı. Ne için? Yüzük. Doğup büyüdüğü, efsaneleştiği yeri yüzük için terketti. Bahamalar'da çekilen bu fotoğrafta LJ'in sol tarafında "loyalty" yazılı bir dövme bulunuyor. İngilizce'de loyalty sadakat anlamına geliyor. Ne kadar ironik. Dillere destan bir sadakat anlayışı olan LeBron'a da böyle bir dövme yakışırdı zaten. Sol kaburgasına bakıp bakıp hüzünlenir artık.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Bi' Tyronn Lue vardı beyler

Hakkaten, ne oldu o Lue'ya?

Bir zamanlar Tyronn Lue vardı. Genç Lue'ydu Lakers'dayken. 10 yılda 9 takımın formasını giyip en büyük süksesini Iverson'ı savunmaya çalışırken rezil olmasıyla yapmıştı. 2001 NBA Finalleri'nin birinci maçıydı. Son saniyede Lue'nun üstünden şut sokmuştu Iverson, girince de Lue'yu böyle madara etmişti. (sağda) Ne olduysa o zaman oldu, bir daha da Lue kendini toparlayamadı. Sene sonunda Los Angeles Lakers onu şutladı. Gitti Washington'da Michael Jordan'a rağmen iki sene playoff göremedi. Sonra yolu Orlando'ya düştü, ligin en kötü takımı oldular. 2004'ten 2008'e Atlanta'daydı. Üç sene playoff yapamadıktan sonra 2008 playofflarına girmeyi başarsalar da Lue 1 dakika bile oynayamadı. Ondan sonra 1 felaket yıl daha geçirip basketbola veda etti.

Yaptığım araştırmadan sonra (Wikipedia'dan baktım, iyi araştırdım yani) "genç" L
ue'nun şu an Boston Celtics'te Director of Basketball Development görevinde olduğunu buldum. Kariyerinde her daim yukarıdaki fotoğraf ve sahneyle anımsanacak TLue. Ne acı. Sokakta görenler "aa bu Iverson'ın ezip geçtiği kamil değil miydi?" diye tanımlayacak onu. Olsun be "genç" Lue. Moral bozmaca yok.

16 Temmuz 2010 Cuma

Penny Hardaway dönmek istiyor

Hardaway dönebilir mi?

Bir zamanların süperstarı Anfernee 'Penny' Hardaway vardı. Orlando'da yıldız olup ayrıldıktan sonra düşüşe geçen, zaman zaman Michael Jordan'la bile kıyaslandırılan oyuncuydu. 4 kez All-Star olup 3 kez All-NBA team'e seçildi zamanında. İşte bu Hardaway, eskiden kıyaslandığı Michael Jordan'ın neden 3 kere döndüğünü anladığını söylemiş. Açıklamasında Miami Heat ile basketbola geri dönmek istediğini ve bu sisteme uyacağını açıklamış. Penny 38 yaşında ve en son 2007 yılında Miami'de oynadıktan sonra resmi olarak bırakmıştı basketbolu. Bir daha hiç gözükmedi parkelerde. 3 sene sonra dönebileceğini açıklamış. Ne dersiniz? Şu anda kadrosunda "officially" 6 oyuncusu olan Miami, Penny Hardaway'i alır mı? Açıkçası heyecan verici olur onun dönüşü, şu an baktığımızda minimum kontrat verebilecekleri ve takıma katkı sağlayacak oyuncular bulmaları da zor. Hoş Hardaway'in vereceği katkı da tamamen meçhul. Yazık, o da bir yüzük kazanır hiç yoktan. Dönmesi beni mutlu eder ama bu çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor şimdilik. Belki hiç oyuncu bulamazlarsa.. Ki imkansıza yakın.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Head-Hornets savaşı

Kim haklı?

1 hafta önce New Orleans Hornets'la 2 yıl için 2,5 milyon dolarlık anlaşma yapan Luther Head, bir kez daha şansını free agent piyasasında denemek zorunda. New Orleans'ın onunla sözleşme imzalamaktan vazgeçmesinin nedeni ise yapılan açıklamaya göre Luther Head'in sağlık kontrolünden geçememesi. Yönetimden yapılan açıklamaya göre sağlık sorunu olan bir oyuncuyla anlaşmak istemiyorlar. Oyuncunun menajeri Marc Bartelstein ise herhangi bir sağlık sorununun olmadığını belirtti. Luther Head konuyla ilgili Hornets yönetimini suçlayarak bunun sadece bir bahane olduğunu söyledi. Konu David Stern'e kadar gidecek gibi gözüküyor. Ama asıl soru, neden? Eğer New Orleans Luther Head'le imzalamak istemiyorsa, imzalamazlar. Sanki Head ve Bartelstein'ın iddiası pek inanılır değil. Önümüzdeki günler bize Luther Head'in nasıl bir yol haritası izleyeceğini gösterecek. Ama bana öyle geliyor ki, 1 haftaya kalmadan LH başka bir takımla imzalamış olacak.

Lanetli takım

Çektikleri reva mı?

Los Angeles Clippers, NBA'in zavallı takımı. Bir takım düşünün, 20 yıldır bir kez bile şampiyonluk hedefiyle başlamasın sezona, konferans finali dahi oynamasın, iddialı olmasın. Charlotte'ı ayrı tuttuğumuzda, genel olarak bu kadar başarısız bir takım olduğunu sanmıyorum. En az başarılı takımları bile düşündüğünüzde, geçmişlerinde 1-2 sene de olsa "sağlam" takım diyeceğiniz seneler vardır. Clippers'ın en iyi dönemi Corey Maggette-Elton Brand ikilisinin dönemiydi hatırladığım kadarıyla. 2006 Playoff'larında ikinci tura çıkıp dramatik bir şekilde Phoenix'e elenmişlerdi. Bu da bir "era"nın kapanışı oldu. Maggette ve Brand'in ayrılışıyla ligin en zayıf takımlarından birine dönüştüler.

2008 yazında iddialı bir kadroları vardı kağıt üstünde. Kilit kelime bu, kağıt üstünde! 2008 Playoff'unda ilk turda Dallas'ı eleyip büyük sürpriz yapan Golden State'in lideri Baron Davis'le anlaşmışlardı. Ligin iyi pivotlarından Marcus Camby, Chris Kaman, gelecek vaadeden Al Thornton ve Eric Gordon gibi oyuncularla en azından bir playoff takımı imajı veriyorlardı. Sonuç tam anlamıyla hüsran oldu. Playoffundan yanından bile geçememekle beraber ligin en kötü takımlarından biri oldular. Bazen düşünüyorum, bu oyunculara başka bir forma giydirip farklı bir şehirde oynatsalar daha mı farklı olurdu?

Eğer takımın ismi Los Angeles Clippers olmasaydı, geleceğe ümitle bakabilirdim onlar adına. Al-Farouq Aminu, Eric Bledsoe gibi genç oyuncular. 2011 yazında serbest kalacak Carmelo Anthony veya Chris Paul'dan birini alabilme ihtimali.. Ama dedim ya, takımın ismi Los Angeles Clippers olmasa. Şanssızlık mı yoksa hatalardan mı kaynaklanıyor başarısızlık ben çözemedim, ama bir takım tarihi boyunca hiçbir zaman mı başarılı olamaz? Tüm NBA oyunlarında kendime belirlediğim birincil hedef, Clippers'ı başarılı ve istikrarlı bir playoff takımı yapmaktır. Ben henüz yapamadım, umarım LAC bunu benden önce gerçekleştirir..




Şimdi Neredeler? - 2

Marcus Fizer

Zamanın çılgın çocuklarındandı Marcus Fizer. NBA'e 2000'de Chicago Bulls formasıyla adımını attı. Ortalama bir rol adamı olacağının sinyallerini veren Fizer, 2003-04 yılının sonunda başarılı 4 yıl geçirdiği takımından ayrıldı. Keşke ayrılmasaydı. 2004-05 sezonunda anlaştığı Milwaukee'de umduğunu bulamayarak lige veda etti ve Avrupa'ya adımını attı. İlk olarak İspanya'da Murcia, sonra da İsrail'de Maccabi forması giydi. Yaşadığı ciddi sakatlık, Maccabi'yle yollarını ayırmasına yol açtı. 1 sezon sonra Antoine Walker'la beraber Porto Riko'nun Guaynabo Mets takımıyla anlaştı. Geçen sezonun bitimine kadar halen Guaynabo forması giyiyordu. Muhtemelen seneye dünya turuna devam edecek.


Maurice Taylo
r

Kariyerine bir all-star edasıyla başlayan ancak bundan sonraki her sene dibe vuran Maurice Taylor. NBA'e Los Angeles Clippers formasıyla adım attı ve 3 sene çok büyük gelecek vaadeden bir oyuncu olarak dikkat çekti. Houston ona büyük bir yatırım yaparak kadrosuna kattı 2000 yılında. İlk yılında çok etkili oldu ancak sene sonunda yaşadığı sakatlık 1 sene onu parkelerden uzak tuttu. Geri dönüşü 2002-03'te oldu ancak pek parlak değildi. Bir yıldız adayından ortalama bir oyuncuya dönüştü. 2005'te noktaladığı Houston kariyerinden sonra, çok kötü bir tercih yaptı ve New York'la anlaştı. Artık iyice 2K diliyle "bench warmer"a dönüştü ve sayı ortalaması 6'ya kadar düştü. 2006'da 12 maçlık bir Kings tercübesi yaşadı ve NBA'e veda etti. Geçen sezon İtalya'nın Milano ve Çin'in Zhongyu takımlarında oynadı. Gelecek sezon İtalya'ya Benetton Treviso formasıyla dönüyor.

Keith Closs

Boyu 2.20 olan ancak kilosu 95 olan bu orantısız devi NBA Live 99 oyunundan hatırlarım. Clippers rakibim olunca baya zorluk çıkarırdı uzun boyuyla. NCAA'de hala bir sezonda en çok blok ortalamasına sahip oyuncudur Closs, 5.87'yle. 1997'de bu başarısından sonra Clippers tarafından draft edildi ancak NCAA'dekini başarısını NBA'e taşıyamadı. Üç sene boyunca istediği dakikaları alamadı ve sadece 3.9 sayı ortalaması ve 1.2 blokla oynadı. O da biliyordu ki NBA'de gelişmesi çok zordu. Şansını Çin'in Yakima Sun Kings takımında denedi. Ardından Amerika'nın diğer basketbol liglerinde boy gösterdi. (USBL, ABA, D-League) Ancak buralarda çok arkaplandaydı ve sonunda sevdiği yere, Çin'e geri döndü. 33 yaşındaki Closs, şu sıralar Yunnan Bulls takımının en sevilen oyuncusu. 16.1 sayı, 12 rebound ve 6 blok ortalamalarıyla kariyerinin en iyi dönemini yaşamakta.

Samaki Walk
er

NBA'de her zaman saygı duyulan bir rotasyon oyuncusuydu Samaki Walker. Çaylak olarak 1996 yılında gittiği Dallas'ta takımına belirli bir katkı sağlamayı başardı ancak son senesinde çalkantılı performansından sonra 1999'da Spurs'le anlaştı ve sonra forma giydiği Lakers'da kariyerinin en yüksek dakikalarını aldı. 2003'den sonra kariyeri hızlı bir düşüşe geçti. Miami, Washington ve Indiana'da tutunamadı ve 2006'da NBA'den ayrıldı. Şansını Arap ülkelerinde denedi ve 2007'de Jalaa Aleppo'yla anlaştı. Bu anlaşma kısa sürdü. Şu sıralar Samaki, Çin Ligi'nden Shangdon Lions forması giyiyor ve 33 yaşındaki oyuncu basketboldan kopmuş değil.

Wes Matthews Resmen Portland'da

Yuh be Matthews!

Geçen sene bu günlerdeydik, Wesley Matthews'ı NBA draftında kimse seçmemişti. NBA hayallerinden vazgeçip kariyerine farklı doğrultuda ilerletmekten başka çaresi yoktu. Bir takım ona talip olmuştu Avrupa'da, bu takım Karşıyaka'ydı. İmzaladı, imzalayacak derken Utah Jazz'in 1 yıllık 475 bin
lık teklifine evet dedi. Kendi bile beklemezdi herhalde Utah'da ilk 5'e kadar yükselebileceğini. Kontratı bitti, Portland Trail Blazers'dan 5 yılda 34 milyon dolarlık inanılmaz bir teklif aldı. Bilmiyorum var mıdır bir senede fiyatını bu kadar yükseltebilen başka bir oyuncu. Bir yılda yarım milyon dolardan 6,8 milyon dolara yükselecek aldığı miktar. Utah'ın Raja Bell'le anlaşmasından sonra Matthews'un bu kontratını karşıla(ya)mayacağı kesinleşti. Utah Jazz son anda uyanmasaydı belki şu an Wesley Matthews Karşıyaka'da oynayacaktı. Şaka gibi gerçekten. Şüphesiz bu aldığı kontrat onun omzuna bir yük yükleyecek. Onun bu yükü kaldırıp kaldıramayacağını göreceğiz..

NBA'de en yaşlı 25 yaşındaki oyuncu

Shaun için yeni bir başlangıç

2007'nin serin bir Şubat gecesiydi Los Angeles'da. Charlotte Bobcats'le LA Clippers karşı karşıyaydı ve top genç yetenek Shaun Livingston'ın ellerindeydi. Livingston bu sayıyı atmaya kararlıydı, atacaktı. Potaya doğru ilerledi ve onu engellemeye çalışan oyuncu görmeyince turnikeyi bıraktı, kaçırdı. Yere düştüğünde ise bir turnike kaçırmaktan çok daha fazlası gelmişti başına. O sakatlık onu sahalardan 1,5 yıl uzak tutacaktı. Böylesine yetenekli bir oyuncunun sakatlık nedeniyle potansiyeline ulaşamaması gerçekten üzücü. Livingston'ın o sıkıntılı dönemden sonraki beşinci durağı, hayatının en kötü anlarından birini yaşadığında rakibi olan takım, Charlotte Bobcats. Shaun 25 yaşında, 40 yaşındakiler onun çektiğini çekmedi be abi. NBA'in en yaşlı 25 yaşındaki oyuncusu Shaun Livingston, Charlotte'da. Hadi bakalım.

Şimdi Neredeler? - 1

Wayne Simien

Wayne Simien, 27 yaşındaki PF. Simien kariyerine Kansas Üniversite'sinde başladı. Burada iyi bir oyuncu olacağının sinyallerini vererek 2 kez All American College 5'ine seçildi. 2005 Draft'ının 29. sırasındaMiami Heat tarafından draft edildi. 05-06 sezonundaki Miami şampiyonluğunda kadrodaydı ve sezonu 3 sayı 2 ribaund ortalamalarıyla tamamladı. 2006 Summer League'de oynayamaması kariyerinde kırılma anıydı. 06-07 sezonunda sadece 7 maça çıktı ve Minnesota'ya takas edildi. Minnesota'da hiç şans bulamayarak takımdan ayrıldı. 2007'de Cleveland tarafından Summer League daveti alsa da sakatlığı yüzünden oynayamadı. 08-09 sezonu içinİspanya'nın Cáceres Ciudad de Baloncesto takımıyla anlaştı. İkinci ligde vasat bir sezonun ardından sakatlığı yüzünden basketbola veda etti. Yazık oldu.


Walter McCarty

Walter McCarty, 36 yaşında eski bir PF. McCarty, 1996 Draft'ında New York Knicks tarafından 19. sırada seçildi. Ekim 1997'de Boston Celtics'e giderek kariyerinin en parlak günlerini geçirdi. 8 yıl boyunca Celtics forması altında oynayan McCarty, takımının 2000'li yılların başlarında yaptığı çıkışın önemli parçalarından biriydi. Hem defansif hem de şutör özelliğiyle ön plana çıkıyordu ve genelde benchten geliyordu. 2002'den sonra bir düşüş yaşayarak 2005'de Phoenix Suns'a gitti.Suns'ta hiç oynamadı ve Los Angeles Clippers'la anlaştı. LA'de etkisiz bir sezon geçirdikten sonra Haziran 2007'de basketbolu bırakarak yardımcı antrenörlüğe başladı.


Ruben Boumtje-Boumtje

Ruben Boumtje-Boumtje, 32 yaşındaki pivot. Boumtje, Kamerun'da doğdu ve ABD'ye adımını Georgetown'da attı.2001 Draft'ının 49. sırasında Portland Trail Blazers tarafından seçildi. 3 sezonda 44 maça çıkan Boumtje, bekleneni veremedi ve 2004'te Cleveland Cavaliers takımına gitti. Burada tutunamayarak bir sezonu boş geçirdi. 2005'te Orlando Magic'le sözleşme imzaladı ama 2005 Summer League'de bekleneni veremeyince NBA'den ayrıldı. 06-07 sezonu için Almanya'nın Alba Berlin takımıyla anlaştı ve burada ortalama bir yıl geçirdi. 07-08 sezonunda takımının ezeli rakibi EWE Basket Oldenburg takımına gitti ve burada iyi bir sezon geçirdiği için Oldenburg sözleşmesini uzattı. Kamerunlu pivot hala Almanya'nın Oldenburg takımında forma giymekte.


Michael Sweetney

Michael Sweetney, 27 yaşındaki PF/C. Sweetney, Georgetown'daki harika 2 yılın ardından çok büyük umutlarla 2003 Draft'ının 9. sırasında New York Knicks tarafından seçildi. Berbat 2 yıl geçirdi ve burada sadece 42 maça çıkabildi. Beklentilerin çok altında kaldı ve 2005'te takas yoluyla Chicago Bulls'un yolunu tuttu. Chicago'da da bekleneni veremedi ve 2007'de takımdan ayrıldı. Sweetney kariyeri boyunca hep kilo sorunlarıyla boğuştu ve bu nedenle de istenen oyuncu bir türlü olamadı. 2007'den 2009'a kadar bu yüzden hiç oynamadı. 2009 Summer League'de Boston Celtics forması giydi ve ekimde takıma katılma şansı yakalasa da yine istenen performansa ulaşamayarak takımdan gönderildi. Sweetney şu an 2010 Summer League'de Washington Wizards formasını giymekte. Bakalım lig başlayana kadar kesik yiyecek mi..