17 Ağustos 2010 Salı

201Özil


Mesut mu suçlu? Hadi canım..

Zonguldaklı bir babanın oğlunu, sadece Türkiye'yi değil de Almanya'yı seçti diye vatan haini ilan ettik! Sıkıcı geçen Dünya Kupası'nda bizler yokken, ONUN olduğunu görünce ise, Almanya'yı bizden birisi kabul ettik, Mesut'un ön planda olmasından gurur duyduk! Hatta onu affettik... Sanki aylar öncesinde suçlarken haklıydık da, şimdi affederek de büyüklük yaptık! Oysa ki durumu iyi analiz etmek lazım.

Başlığa dikkat edin! 2010 Dünya Kupası... Almanya Milli Takımı'nın yüzü ne Klose, ne Podolski, ne Schweinsteiger... Almanya'nın yüzü MESUT. Almanya'nın gururu Mesut. Yıldızı Mesut! Başlıktaki 2010 ve ÖZİL'in birleştirilmesi de ondan! Başlık bana ait değil. Başlık bir reklamın ana teması! Türkiye'de bu reklam gösteriliyor mu, gösterilecek mi bilmiyorum ama illa ki gösterilmeli. Gösterilmezse de internetten bulur izlersiniz Almancasını.
Bu reklamın önemi benim gözümde, 'oyuncuya verilen değer'! Roberto Carlos geldiğinde izledik ya Türkiye'deki reklamını! Öyle bir değer işte. Ama bizde MESUT'lar bu değeri görmüyor! Sadece birkaç yabancı futbolcu görüyor! Ondan sonra da 'neden Mesut Almanya'yı seçti diyoruz...

Bu olayın bir taraftan görünüşü! Bir de tersten bakalım ve MESUT'un 'bizi' seçtiğini düşünelim.

Sonuç; Mesut Özil Dünya Kupası'nı evinden izleyecekti...

Biraz daha ileriye gidelim, NURİ ŞAHİN...
Mesut gibi yapmadı ve Almanya'yı değil, Türkiye'yi seçti! Hepimiz alkışladık, gurur duyduk. Ama gurur duymaktan öteye gidebildik mi?

2009/2010 sezonu. NURİ ŞAHİN Bundesliga gibi bir ligde, Borussia Dortmund gibi bir takımda 34 maçın 33'ünde forma giydi. Bu 33 maçın 32'sinde ise 90 DAKİKA sahada kaldı! En formda sezonlarından birisini geçirdi. İlk defa bu kadar sorumluluk aldı! Peki bu formda sezonunda Türkiye Milli Takımı'nda kaç sefer forma giydi?

DK 2010 Elemeleri'nde Türkiye gruplarda 10 maç yaptı! NURİ kaç maç değil, KAÇ DAKİKA oynatıldı? İşte bu yüzden NURİ'ler, MESUT'lar, hatta Avusturya'daki ÜMİT KORKMAZ'lar Türkiye'yi seçmek konusunda kararsız kalıyorlar!
Çünkü bu yüzden TÜRKİYE eğer Dünya Kupası'na katılmış bile olsaydı ve MESUT da bizi seçmiş olsaydı, MESUT asla ama asla TAKIMIN BEYNİ pozisyonunda oynatılmayacaktı, hatta büyük ihtimalle YEDEK kalacaktı!

Durum bundan ibaretken, bu oyunculara hak vermek lazım çünkü mesele MİLLİ bir mesele gibi de görünse, aslında mesele öncelikle 'profesyonel olarak yaptığınız meslek'.
Onlar PROFESYONEL bir ortamda bu işi yapıyor ama biliyorlar ki TÜRKİYE'de bu iş profesyonelce yapılmıyor!

- FUTBOL kültürü hala sokak seviyesinden ötesini göremedi.
- TRİBÜNDEN inen başkanlar var Türk Futbolu'nda.
- Seviliyor gibi görünse de, aslında futbol Türkiye'de sevilen bir spor değil! Sadece 3-4 takımın tutulduğu bir ülkede FUTBOL seviliyor diyemezsiniz. Sevilen şey belli ki REKABET ve BAŞARI sadece!
- Hala devşirme oyuncuların Türk futboluna katkı veya zararları tartışılıyor! Oysa ki ALTYAPISI olmayan, oyuncu yetiştiremeyen ve YABANCI sınırlaması yüzünden Türk oyuncuların hak ettiklerinden çok daha fazla parayı 'idmanda adım bile atmadan ve kendisini geliştirme ihtiyacı duymadan' kazandığı bir futbol dünyamız varken DEVŞİRME üzerine olumsuz yorum yapmak bile yersiz.

Neyse, konu fazla uzamasın..
Açılışı MESUT ile yapmış olalım. Mesut'u kaptırmış da olsak, bence iyi ki kaptırdık ve TÜRK FUTBOLU bir yıldız adayını daha yok etmiş olmadı da, hiç olmazsa DÜNYA FUTBOLU onu kazandı!
Bir de üzüldüğüm nokta şu; NURİ eğer Almanya'yı seçmiş olsaydı, Ballack'ın sakatlığından sonra Khedira alternatifi düşünülmez, NURİ o formayı giyer, şu anda da 20 Milyon Euro'luk teklifler alırdı!

Hata NURİ'de mi, MESUT'ta mı, yoksa TÜRK FUTBOLU'nun yönetilme şeklinde mi, karar sizin...

Bence siz kendi cevabınızı düşünürken, en doğru cevabı NIKE'ın reklamı olan YAZI BAŞLIĞI veriyor! Birileri DEĞERLERE değer katıyor, bizler ise hak etmeyenlere değer vere vere, hak edenlerin yok olmalarını seyrediyoruz uzaktan uzaktan...

Yazı Juan Kaan'a ait. Çok beğendiğim için buraya koydum.

13 Ağustos 2010 Cuma

Robert Parish haklı

Bu uzunlarla zor..

NBA'in efsane pivotlarından ve tarihte en fazla maça çıkan oyuncu olan Robert Parish, geçenlerde Miami'nin final bile oynayamayacağını iddia etmiş. Sebebi ise yukarıdaki adam, Zydrunas Ilgauskas ve Miami'nin uzun rotasyonu. Gerçekten de haklı Parish. Tamam, Ilgauskas-Haslem-Anthony-Pittman normal sezonda idare edebilir takımı. Ama Miami'nin gerçek rakiplerine baktığımızda uzun rotasyonlarında dramatik farklar görebiliriz. Şöyle ki;

Orlando: Dwight Howard'a karşı Ilgauskas veya Joel Anthony. Miami'nin bu iki pivoti Dwight Howard sahadayken sayı atabilir mi? Sayı atsa bile hücümda veya savunmada etkili olabilir mi? İmkansız görünüyor. Howard Miami'nin boyalı alanını her türlü dağıtacaktır. Orlando bir değil üç adım önde bu konuda Miami'ye oranla.

Boston: Kimle başlasak ki? Kendrick Perkins, Shaq, Jermaine, Garnett.. Ilgauskas'ın hepsine karşı bir zaafı var. Perkins ve Shaq için fazla güçsüz. Jermaine ve Garnett için ise fazla yavaş. Bu oyuncularla kapışmaları imkansız. Boston da boyalı alanını ezip geçer Miami'nin.

LA Lakers: Belki de en dramatik fark burada. Gasol ve Bynum üçgen hücumda PF-C gibi değil iki uzun gibi oynuyor. Büyük bir ihtimalle Ilgauskas Bynum'ı alacaktır, Bosh da Gasol'u. Ilgauskas'la Bynum'ın sertliğini mukayese edersek, hatta mukayese etmeye gerek yok, iki oyuncuyu bir gözümüzün önüne getirirsek Bynum'ın ne kadar önde olduğunu anlayabiliriz. Gasol'ün kıvraklığının yanına da yaklaşamayacağına göre Z, Miami'nin başına dert olacak. Lakers beş adım önde.

Bunları değerlendirdiğimizde Robert Parish'e hak vermemek elde değil. Boyalı alan savunması olarak gerçekten çok zayıflar. Joel Anthony de bir yere kadar. Wade ve LeBron belki normal sezonda egolarını bir kenara atabilirler ama playoff'ta bu çok zor. İzleyip göreceğiz, ama Miami'nin şampiyon olma ihtimali en azından bu sezonluk zor gibi gözüküyor.


5 Ağustos 2010 Perşembe

Çapkın Joe

Johnson sezonu açtı

Atlanta Hawks'ın yeni sözleşme imzalayan yıldızı Joe Johnson, gittiği bir striptiz kulübündeki striptizciye atılarak zavallı kadını hamile bırakmış. Bilindiği üzere yeni kontratıyla NBA'in en zenginlerinden olan Joe, parayı nereye saçacağını iyi biliyor. Hamile bıraktığı zavallı genç kızın namusuna leke düşürüp onu hamile bırakan insafsız süper star, mecburen striptizciyi evine almış ve onunla beraber yaşıyormuş ve ne yapacağını kara kara düşünüyormuş. Şimdi insanın içinden, "Ulan Joe, yığınla paran var. Nedenhala striptiz kulüplerinde fink atıyorsun? O parayla neler yapılır.." demek geliyor ama... Bu arada kızın adı Wynter'mış. Çok meraklısıyız ya, ondan yazdım.

29 Temmuz 2010 Perşembe

Artest'ten sonra Barnes

Tahrik taktiği

Geçen sezon bu zamanlarda, belki bir kaç hafta öncesinde Ron Artest'in Los Angeles Lakers'la anlaştığı duyurulmuştu. Hepimiz şaşırmıştık, bu adam değil miydi Houston-LAL maçlarında sürekli Kobe'yle takışıp çirkeflikte sınır tanımayan? Evet, oydu. Ama Los Angeles Lakers'ta takıştığı Kobe'yle şampiyonluk kazandı. Şimdi ise Matt Barnes. Sezon içinde Orlando'da oynanan Orlando-LA Lakers maçında Kobe'nin tepesinin tasını attırmak için elinden geldiğini ardına koymayan, her türlü pislikle Kobe'yi canından bezdiren Barnes şimdi onun takım arkadaşı konumuna geldi. İki sezondur bunu yapmaları ise aklımıza birşeyler getirdi. Belki bu transfer politikası, Los Angeles Lakers'ı daha kenetlenmiş bir takım olmasını sağlıyor ve rakiplerin onlardan daha da çok usanmasını beraberinde getiriyor. Bir takım düşünün, ne yaparsanız yapın durdurulamayan Kobe, rakibi canından bezdiren Artest ve Barnes, sayı atmak için her türlü varyasyona sahip Gasol.. Los Angeles Lakers'ın karşısındaki rakibi yenmek için binbir türlü silahı var.

Çok büyük ihtimalle geçen seneki Fisher-Bryant-Artest-Gasol-Bynum beşini bozmayacaklar. Amma ve lakin, geçen sezonki benchlerinden çok ama çok daha güçlü bir bench katkısı alacaklar bu sene. Fisher'ın yerine Blake, her an cezayı kesebilecek bir oyuncu. Artest yerine Barnes, Gasol'un yerine tecrübe abidesi Ratliff. Tamam, Miami favori görülüyor bazı kesimler tarafından ama Lakers'ın playoff tecrübesi çok olan oyuncularını unutmak olmaz. Benim gözümde geçen sezondan daha güçlü olan Lakers şampiyonluğun bir kez daha en büyük favorisi. Evet, Miami'den de daha favori.

22 Temmuz 2010 Perşembe

LeBron'un ironik dövmesi


Şaka mısın Lebrağam ya?

LeBron James, doğup büyüdüğü Cleveland'ı terkederek Miami'yle sözleşme imzaladı. Ne için? Yüzük. Doğup büyüdüğü, efsaneleştiği yeri yüzük için terketti. Bahamalar'da çekilen bu fotoğrafta LJ'in sol tarafında "loyalty" yazılı bir dövme bulunuyor. İngilizce'de loyalty sadakat anlamına geliyor. Ne kadar ironik. Dillere destan bir sadakat anlayışı olan LeBron'a da böyle bir dövme yakışırdı zaten. Sol kaburgasına bakıp bakıp hüzünlenir artık.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Bi' Tyronn Lue vardı beyler

Hakkaten, ne oldu o Lue'ya?

Bir zamanlar Tyronn Lue vardı. Genç Lue'ydu Lakers'dayken. 10 yılda 9 takımın formasını giyip en büyük süksesini Iverson'ı savunmaya çalışırken rezil olmasıyla yapmıştı. 2001 NBA Finalleri'nin birinci maçıydı. Son saniyede Lue'nun üstünden şut sokmuştu Iverson, girince de Lue'yu böyle madara etmişti. (sağda) Ne olduysa o zaman oldu, bir daha da Lue kendini toparlayamadı. Sene sonunda Los Angeles Lakers onu şutladı. Gitti Washington'da Michael Jordan'a rağmen iki sene playoff göremedi. Sonra yolu Orlando'ya düştü, ligin en kötü takımı oldular. 2004'ten 2008'e Atlanta'daydı. Üç sene playoff yapamadıktan sonra 2008 playofflarına girmeyi başarsalar da Lue 1 dakika bile oynayamadı. Ondan sonra 1 felaket yıl daha geçirip basketbola veda etti.

Yaptığım araştırmadan sonra (Wikipedia'dan baktım, iyi araştırdım yani) "genç" L
ue'nun şu an Boston Celtics'te Director of Basketball Development görevinde olduğunu buldum. Kariyerinde her daim yukarıdaki fotoğraf ve sahneyle anımsanacak TLue. Ne acı. Sokakta görenler "aa bu Iverson'ın ezip geçtiği kamil değil miydi?" diye tanımlayacak onu. Olsun be "genç" Lue. Moral bozmaca yok.

16 Temmuz 2010 Cuma

Penny Hardaway dönmek istiyor

Hardaway dönebilir mi?

Bir zamanların süperstarı Anfernee 'Penny' Hardaway vardı. Orlando'da yıldız olup ayrıldıktan sonra düşüşe geçen, zaman zaman Michael Jordan'la bile kıyaslandırılan oyuncuydu. 4 kez All-Star olup 3 kez All-NBA team'e seçildi zamanında. İşte bu Hardaway, eskiden kıyaslandığı Michael Jordan'ın neden 3 kere döndüğünü anladığını söylemiş. Açıklamasında Miami Heat ile basketbola geri dönmek istediğini ve bu sisteme uyacağını açıklamış. Penny 38 yaşında ve en son 2007 yılında Miami'de oynadıktan sonra resmi olarak bırakmıştı basketbolu. Bir daha hiç gözükmedi parkelerde. 3 sene sonra dönebileceğini açıklamış. Ne dersiniz? Şu anda kadrosunda "officially" 6 oyuncusu olan Miami, Penny Hardaway'i alır mı? Açıkçası heyecan verici olur onun dönüşü, şu an baktığımızda minimum kontrat verebilecekleri ve takıma katkı sağlayacak oyuncular bulmaları da zor. Hoş Hardaway'in vereceği katkı da tamamen meçhul. Yazık, o da bir yüzük kazanır hiç yoktan. Dönmesi beni mutlu eder ama bu çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor şimdilik. Belki hiç oyuncu bulamazlarsa.. Ki imkansıza yakın.